31 Ekim 2009 Cumartesi

CUMARTESİ SOHBETLERİ VOL.24-EREL ERYÜREK/YAYINCI/DERGİCİ/BLOGGER

bugünkü cumartesi sohbetini kendime ayırdım. en sevdiğim röportaj şekli olan soru-cevap yerine sadece sorular var burada. bu soruları kendiniz cevaplayabilir veya birilerine yöneltebilirsiniz. verdiğiniz cevaplarda kendinizi ve soruyu soranı bulacaksınız..

aslında her şeyi bırakıp gitmek istediğiniz anlarınız olur mu?

dünya globalleştikçe her yer aynı görünecek mi?

ilk görüşte aşka inanıyor musunuz?

sizi etkileyen bir sanat eseri gördüğünüzde hıçkırarak ağladınız mı?

görüntü mü söz mü?

fantezi yaşanmalı mı, fantezi olarak kalmalı mı?

ilk intiba gerçekten en güçlü olan mı?

başkasını üzmemek için yalan söylemek yanlış mı?

üzüldüğünüzde kimi ararsınız?

sevindiğinizde kimi ararsınız?

sabah gözünüzü açtığınızda ilk düşündüğünüz kim?

yetişkin olduğunuzu hissettiğiniz ilk an hangisi?

her zaman biraz erkenci olmak mı yoksa sürekli geç kalmak mı?

vizyon sahibi olmak için iktidarlı mı olmak gerekir?

tesadüflere inanır mısınız?

kadere inanır mısınız?

insanın hayatta tek bir ruh ikizinin olduğunu düşünür müsünüz?

tehlike anlarında insanın gerçeğe çok daha fazla yakınlaştığını düşünür müsünüz?

hayatınızda her şeyden daha anlamlı olduğunu hissettiğiniz tek bir an var mı?

bir yerde aşkınızı kaybettiniz mi?

her zaman gördüğünüz bir rüya veya kabus var mı?

evet ise, bununla ilgili konuşabilir misiniz?

hayatta tahammül edemediğiniz insan hali nedir?

düşmanlarınızla iyi geçinmeyi öğrendiniz mi?

kaçırdığınız en büyük fırsat hangisi?

alkol veya kahveden vazgeçecekseniz, hangisi olurdu?

benim kültürüm dediğiniz şey, ülkenizin kültürünü ne kadar temsil ediyor?

öğrenmek, daha fazla öğrenmek yaşam mottonuz olabilir mi?

hangi ihanet sizin için affedilmezdir?

ağaçların hayatı, bizim düşüncelerimiz mi var?

neden hep geçmişten besleniriz?

sanat olmadan yaşayabilir miyiz?

tanrı öldü mü?

süt mü, bitter çikolata mı?

yaşamınızda hatırladığınız ilk anı nedir?

patchuli dünyanın en muhteşem esansı mı?

tutkusuz yaşamak ölmek mi?

en son el yazınızla ne zaman mektup yazdınız?

sanat eserine sahip olmak mı, sanatı sevmek mi?

yaşadığınızı hissetmek için (bazen ölmek pahasına) sınırları zorlar mısınız?




30 Ekim 2009 Cuma

"SEE THE PERSON, NOT THE AGE"


"see the person, not the age" sloganıyla iskoç hükümeti toplumsal gençlik histerisine savaş açarak yaşlı insanlara hoşgörüyü artırmak için bir kampanya başlatmış. şu aralar ülkenin her yerinde buruşuk kağıt üstünde yaşlılığa övgü sözlerle dolu reklam panoları göze çarpıyor. çok sevdim fikri de, düşünceyi de..

SPLITTING THE ATOM'DAN SONRA MASSIVE ATTACK'IN YENİ EP'SİNDEN 3 PARÇA DAHA NETTE DOLAŞIMDA. BULLETPROOF LOVE BU PARÇALARDAN BİRİSİ. BUYURUNUZ..


Massive Attack - Bulletproof Love (Van Rivers & The Subliminal Kid Remix) by lucidonline

29 Ekim 2009 Perşembe

ROMANYA'NIN ÖNE ÇIKAN GÜNCEL SANATÇILARINI TANIYIN

ekşi sözlük'e göre hagi & popescu'nun memleketi, uluslararası kodu *40 olan, köylüsünün boş zamanlarında satranç oynadığı ülke romanya'da mühim sanatçılar var. tom wilson ve milos jovanovic "100 to watch" isimli kitap projelerinde romanya'nın güncel sanatçılarını tanıtıyorlar. sanata meftun herkesin edinmesi gereken bir yapıt. ama web sayfası da büyük iş görüyor. kitapta yer alan tüm sanatçıların, işlerini, web sayfalarını, mail adreslerini http://www.100towatch.ro/ yu tıklayarak öğrenebilirsiniz.

"FALLING IN LOVE IS A RISK"






bir zebranın bir şişe meşrubatı fondipleme sesiyle açılıyor yang du'nun sitesi ve de başlıktaki sözlerle. dazed & confused'un geçen sene modanın yeni optimizmi olarak tanıttığı yang du'nun akıl almaz işlerini görmeniz lazım. moda dünyasının en iyi isimlerinin yetiştiği central saint martins çıkışlı yang du, giles deacon, gareth pugh ve victor rolf aşığı. yeni koleksiyonunu ve işlerini görmek için tıklayın. (foto: buda and pest A/W 2009)

SHEPERD FAIREY'DEN LEVİ'S İÇİN YENİ BİR KOLEKSİYON: OBEY X LEVI'S


bugünden itibaren uluslararası levi's mağazalarında ikonik sanatçı shepard fairey'in "fairey's obey clothing label'iyle birlikte ortaya çıkan koleksiyon "obey x levi's" satışa çıkıyor. önce new york'ta times square'deki flagship store'da sonra belki de bizde..

MUSIC IS LOVE DİYORUM TEKRAR..:)


20 eylül'de hazırladığım bayram mix'lerin ikincisinde the real teusday weld'in bir parçası da vardı. parçayı dinleyip bana teşekkür eden canım elif'im dışında bir dolu mail aldım. kim bunlar böyle, nereden buldun, başka şarkılarını da isteriz, yap et diyen insanların mailleri.. yeni müzik keşfetmek, kendimi bildim bileli hayatımın bir parçası. dönem dönem uzaklaştığım da oldu tabi. ama yegane kurtarıcım diyebilirim. benim özel oyun alanım müzik. ve burada kendimce tanıttığım ya da dinlettiğim müzisyenlerin kısa bir süre sonra bizim topraklarımızda konser vermelerinde içten içe payım olduğunu düşünüyorum. doğru veya yanlış, önemi yok. önemli olan müziğin birleştirici gücüne inanmam.. lafı uzatmanın alemi yok. real tuesday weld 13 kasım cuma günü tamirane'de konser veriyor. ben orada olacağım. ve de bir küsür ay önce burada çalan parçayı tekrar paylaşmak istiyorum. iyi dinlemeler..


Real Tuesday Weld - The Day Before You Came by erella

28 Ekim 2009 Çarşamba

BİR SERGİ PROJESİNE VAR MISINIZ?


çok güzel ayakkabıları olan arkadaşlarınız vardır mutlaka. ayakkabılarını da kendilerini de enteresan bulduğunuz. işte o arkadaşlarınızı istiyorum. siz ve arkadaşlarınız nefis bir sergi projesinin parçası olabilirsiniz. hemen bana mail atın: erel.eryurek@gmail.com

MARRIED TO THE MOB'UN 2009 SONBAHAR KOLEKSİYONUNA DİKKAT..


t-stirt'leri ve aksesuvarlarıyla gönülleri fetheden married to the mob daha ötesini de becerebildiğini gösteriyor. markanın yeni yüzü ise teyena taylor..

27 Ekim 2009 Salı

BİRKAÇ YENİ MÜZİK, BİRKAÇ GÜZEL HAREKET..




portland temelli thao nguyen with the get down stay down yeni albümü "know better learn faster" albümüyle 2009'un beni tavlayan isimlerinden... eels müzikten anlayan, müzik seven herkesi "fresh blood" parçasıyla tavlar, o kadar söyleyeyim... the headlocks da yeni keşfettiğim bir folk-rock grubu. iyi müzik yapıyorlar. ilk albümleri cucoo bird daha yeni çıktı piyasaya...






CADILAR BAYRAMINDA ROY LICHTENSTEIN ESERİ OLSANA!!






makyajın böylesini görmemiştim. m.a.c.'in make-up artistlerinden birinin hünerli ellerinden çıkan bu makyaj ve kostüm fikrini inanılmaz yaratıcı buldum.(via http://charmedtasha.blogspot.com)

ZERO - ABSOLUT- SANTRAL İSTANBUL VEEEEE LITTLE DRAGON


pazartesi pazartesi beni yerimden kaldırıp bir parti ortamına sokan birinci neden "little dragon"du, itiraf ediyorum. barış bilenser (zero dergisinin başı) haftalar önce lansman partisinde olacakları bana anlatmıştı. davetiye gelene kadar emin olmamıştım ama dün gelip çattığında little dragon'u görmem ama en başta barış'ın heyecanla ve müthiş bir emekle hazırlandığı bu partide olmam gerekiyor diye düşündüm.. zencefilli (absolut) votkanın etkisi devam ettiği için kısa ve öz anlatacağım. santral istanbul müzesi (santral istanbul'un kendisi aslında) dün bana berlin'deymişim hissini ziyadesiyle yaşattı. az ama sıkı bir kalabalık vardı. eğlenmekten dans etmeyi anlayanlar çoğunluktaydı (ki bu bizim memlekette az rastlanan bir şey). zero italya'dan gelenler, başka yabancılar ve eğlenmesini bilen eş dost.. ellerine sağlık barış, harika bir iş çıkardın!! (foto: little dragon)

26 Ekim 2009 Pazartesi

İMKANSIZI İSTE, POLAROID'İ HAYATA DÖNDÜR


polaroid'in üretimi 2008'de durdu ama "the impossible project" duruma el koydu ve farklı bir isimle polaroid'i hayata döndürmeye karar verdi. daha fazla bilgi için tıkla.

ANTONY SÖYLER, BEN KAHVEMİ İÇERİM..


antony hegarty italyan kahve markası lavazza için arya söylemiş. hem de italyanca. puccini'nin "nessun dorma"sını antony'den dinlemek ve indirmek için tıklayın.

24 Ekim 2009 Cumartesi

CUMARTESİ SOHBETLERİ VOL.23-DENİZ ÇİFT/ GRAFİK TASARIMCI/STREET ARTIST/PROJE İNSANI


deniz çift'i 2'debir dergisinin ilk sayısını çıkardığım sıralarda, yani 2005'te tanıdım. meraklı, zeki, zevkli ve yerinde duramayan biriydi. değişmedi. bu özelliklerine müthiş projelerin insanı olma özelliği eklendi. tembellikten çalışkanlığa geçti. bomba-fonda oldu. lo&loud'u yarattı ailesiyle, mekan tasarımları yaptı, yapmaya da devam ediyor. sokak çocuğu ruhlu deniz, o kadar renkli bir insan ki burada işlerini konuştuk ama siz bizi bir de geyik yaparken görmelisiniz.. bir dahaki sefere inşallah..:))

14:24Erel
ohhh, sonunda seni yakalıdım yaa..
14:25deniz

bir yere kaçtığım yok, paso burdayım zaten.

14:25Erel

e süper, o zaman cumartesi sohbetine hoş geldiniz efemm:))

14:25deniz

merabaaaa

14:26Erel

denizcim, bodosloma şu tesbiti yaparak başlamak istiyorum. tanıdığım en "arı" insanlardansın!

14:26deniz

arı... buna şaşırması mümkün bi sürü insan tanıyorum aslında.

lemur falan diye çağıran arkadaşlarım oldu.. lemur diyenler de tembel tarafımla samimi oldukları için öyle diyorlar.. stabil değil yani... arıyla lemur arasında gidip geliyorum..

14:28Erel

en güzeli.. ben biraz facebook'ta efsaneleşen, devleşen bomba-fonda'yı konuşalım istiyorum. nedir bu?

14:29deniz

valla bomba fonda...

14:29Erel

isim müthiş zaten..

14:29deniz

anlatıyorum uzun uzun hazırsan...

14:29Erel

hazırım, schiess loss!! (almnca: fırlat!!)

14:30deniz

önce adından başlamayı deniyorum:

2000 senesinde londra’daki bir pub’ın tuvalet kapısında tükenmez kalemle yazılmış “BOMBA-FONDA” adının, aslında bir müzik grubu olduğunu öğrenmeden önce çoktan işlerimde nick olarak kullanmaya başlamıştım. sonradan öğrendiğimde çok geçti, herkes çoktan beni bomba falan diye çağırıyordu. bunu sorup duranlara topluca cevabımdır...

14:31Erel

hah, şöyle derin bir nefes alsın o zaman insanlar.. peki devam..

bomba-fonda ne yer ne içer?

14:31deniz

rahat olsunlar

14:31Erel

evet dimi..:):)

14:31deniz

şu anda tost yiyor mesela... :):)

14:31Erel

hahahaha..

14:32deniz

1,5 sene once Facebook’da “grup nasıl açılıyor acaba?” diyerek “BOMBA-FONDA” adıyla bir grup açmış, sonra unutup gitmiştim. bir gün hatırlayıp baktığımda 80 üyeli, benim işlerimin fotoğraflarıyla dolu, kendi kendine gelişmiş organik bir grup buldum. 80 kişiye ayıp olmasın diye her gün ev sahipliği yaptığım, sokak sanatı, sokaklardaki acayiplikler, politika, vs. ile ilgili, yüzlerce kişinin fotoğraf paylaştığı, gülüp eğlendiği, kızıp sinirlendiği, kendince bir mizah sitesine dönüştü. Ve bugün itibariyle 1110 üyesi var (galiba). oraya da bekleriz.

14:33Erel

her şeyin farkındayım. ama bence bomba-fonda senin proje makinenin adı sanki. hatta markan..

14:34deniz

marka demek istemiyorum. bomba-fonda bi nick... markam ayrı: Lo&Loud

14:34Erel

lo&loud'u hemen alalım. bilmeyenlere..

14:35deniz

Lo & Loud ® Not Another Coffee Shop

14:35Erel

evet..

14:35deniz

Lo & Loud ® aslında şu anda bi coffeeshop

14:35Erel

ankara'da..

14:36deniz

ama aynı zamanda ailecek kullandığımız bi marka. adını ben buldum diye fazla sahiplensem de aslında kafe kısmıyla ankarada ailem ilgileniyor ama kafe'den ziyade..

14:36Erel

fotoğraflarını gördüm ve de gayet avrupai buldum..:):)

14:36deniz

pret-a-manger tarzı bir yer.. şöyle başladık, kardeşim de ben de fazla pimpirikli insanlarız. öyle her yerde her şeyi yememiz söz konusu değil. ama gurmelikten falan değil. tamamen hijyenle alakalı..

14:38Erel

ama gayet gurme duruyor..

14:38deniz

baktık 2miz de hazır paketli ve içinde ne olduğunu bilip güvendiğimiz yiyecekleri hiç düşünmeden tüketebiliyoruz (Boots, Pret-a-manger, vs) şöyle dedik, öyle yiyecekler olsun ki, katkı maddesi kullanılmasın, sağlıklı, annemiz yapmış gibi olsun, ama packaging'i de şık olsun ve kolay tüketilebilsin.

14:39Erel

packaging'ine vuruldum zaten..

14:39deniz

neticede yiyeceklerin ne olması gerektiğine annem karar veriyor. önce annem ve anneannem meşhur kurabiyelerini muffin'lerini falan yapıyorlardı ama yetişmeleri mümkün olmuyordu..

14:40Erel

derken?

14:40deniz

anneannecik günde 40 kutu kuki falan yaptıktan sora uykusunda sayıklamaya falan başladı..

14:40Erel

hahahaha..

14:40deniz

derken Ahmet Nejdet Sezer'in aşçısı yani cumhurbaşkanlığının eski ahçısı bize katıldı.

14:40Erel

vayyyy...

14:41deniz

şimdi annem ve anneannem tarif ediyor, o yapıyor, biz paketliyoruz..

14:41Erel

peki sen buradan nasıl yetişiyorsun?

14:41deniz

babayla dede de var işin içinde tabi. bussiness ve mimarlık gerektiren kısımlarda.

14:41Erel

tam bir aile şirketi yani!

14:41deniz

ben buradan dünyanın öbür ucuna bile yetişiyorum, sen ne diyorsun!

14:41Erel

tahmin ediyorum..

14:42deniz

burada tasarımları yapıp yolluyorum, kardeşim bastırıp kullanıyor.. çok zevkli. bir de facebook grubumuz var..

14:42Erel

yani sen tasarım işlerinden mesulsün..

14:42deniz

orda da şöyle bir yarış içindeyiz

14:42Erel

ne gibi?

14:42deniz

evet daha çok... yarış diyordum; içinde sattığımız yiyeceklerin adları geçen şarkılar falan bulup onları post ediyoruz..

14:43Erel

aaa ne hoşş..

14:43deniz

misal kelis:milkshake, blur-coffee&tv

14:43Erel

:))

14:43deniz

bu kardeşimle aramızda oyun böyle... aynı müzikler dükkanda da çalıyor sonra. ha bu arada, mekanın üst katı galeri. fakat sanat galerisi değil.

14:44Erel

öyle mi?

14:44deniz

kardeşim Hollywood prop collector, kendi eşyalarını sergiliyor. bu ay michael jackson tribute

14:45Erel

woww.. lo&loud istanbul'u ne zaman fethedecek?

14:45deniz

MJ.'ın meşhur parlayan eldiveni, smooth criminal ayakkabıları, billy jean ceketi, vs.. ben içime sinen bir yer bulduğum zaman sanıyorum. bu ara iş hırsı bastı... =)=)

14:47Erel

ne güzel, harika.. iş hırsı iyi bir şey kesinlikle.. peki denizcim, senin bir de sokak sanatçısı yönün var. orada daha "karanlık" işler yapıyorsun. onlar da devam mı? yoksa evcilleştin mi?

14:47deniz

hahahah! karanlık eveeeet.. o hep var bir yanda...

14:47Erel

olsun zaten!!

14:47deniz

eh ama evli barklı 30 küsur yaşında kadınım şurada... yavaşlıyor tabi hahhae.. onu da anlatabilirim..

14:48Erel

yaş kaç olursa olsun, ruh öyleyse değişmez..

14:48deniz

ankara'dan Istanbul’a taşındım.. arkadaşlarımla galatasaray’da yaşamaya ve cihangir’de cha! cha! cha! adlı ofisimizde çalışmaya başladım. her gün beraber çukurcuma’dan geçerek ofis-ev arasında gidip geliyorduk. yani yanımda hep yolları bilen birileri oluyordu ve ben de ankaralı bir tembel teneke olarak, hiç dikkat etmiyordum. tabi bir gün tek başıma gitmem gerekti. ve kaybolup deli gibi yokuşlar çıkmak zorunda kaldım. dedim ki, bu iş böyle olmaz. hansel-gratel tarzı bir çözüm buldum, hemen bir stencil yaptım... bütün yolumu işaretledim güzelce. o zaman çukurcuma hattında sadece nalan yırtmaç’ın işleri olduğundan karışması, kaybolması ihtimali de olmuyordu. güzel güzel gidip gelmeye başladım. derken insanların, stencil’ini yaptığım karakterden, aralarında BOMBA-FONDA diye bahsetmeye başladıklarını duyar oldum… oysa o karakter bendim. yani kendi fotoğraflarımdan ortaya çıkmıştı, ki bu da o zamanki tembelliktendir. kendi kendine mini bir urban legend haline geldi… (burda copy paste yaptım :P:P )

14:49Erel

nefis bir hikaye.. iyi oldu, kestirmeden.. denizcim web adreslerini de verir misin, meraklıları için..

14:50deniz

hemmen:

şu facebook:

http://www.facebook.com/group.php?gid=18690971133&ref=ts

bu streetart locator:

http://www.streetartlocator.com/profile.php?profile=1186

14:51Erel

başka var mı yoksa?

14:51deniz

bi de bu http://www.spraygraphic.com/bombafonda

bi de blog var:

14:52Erel

onu de ver tam olsun..:):)

14:52deniz

www.blogspot.bombafonda

14:53Erel

tamam, süper.. bu sohbet biraz tanıtım kampanyası gibi oldu.

14:53deniz

uff evet olmasın, değiştir özelime gir :P:P

14:54Erel

olsun, ben senin işlerini beğenerek takip ediyorum.. bir dahaki sefer geyik yaparız.. bu iyi oldu böyle..

14:54deniz

geyikte sınır tanımam.. ha bişi diyeceğim..

14:54Erel

aynen. en sevidiğim uğraşlardan.. akarım, sınır tanımam ben de.. seninle radyo programı yapalım beraber..

14:55deniz

yapalıııımmm!!

14:55Erel

geyik muhabbeti ve iyi müzik olsun.. ciddiyim!!

14:55deniz

olur valla ben de ciddiyim... bana konuşmak olsun zaten...

14:56Erel

hahahaha... hemen bir araya gelelim bunun için.. bitmez bu sohbet, sana söyleyeyim.. ama bir nokta koyalım şimdilik..

14:56deniz

şikayetçi olanlar olabilir ama bunu kanalize etmek lazım... 2izlerdin sen de di mi? hahahah! evet yeter.

14:56Erel

tabi ki ikizlerim, forever!!

14:56deniz

yaaa bak... ondan oluyor hep.

14:57Erel

bence de.. denizcim, çok teşekkürler.. haberleşelim en kısa zamanda..

14:57deniz

ben de sana sorucam... bi daha sefere

:*:* saol çooook!!!! baybaaaay!

14:57Erel

olur tabii.. memnuniyetle

xxxxxx

14:57deniz

XXX

deniz

EREL BİŞİ DİYCEM
unuttum!

15:06Erel

söyle..

15:06deniz

bomba fonda'nın tam bomba-fonda olduğu fotoğraf, senin dergide yayınlanan barış'ın çektiği benim fotoğrafımdı!!! =)=) ilk 3 renkli stencilimi o fotoğraftan yaptım.. (yukarıdaki foto)

15:06Erel

aaaaa evet yaaa..

15:07deniz

evet möhim!


22 Ekim 2009 Perşembe

JIMI TENOR & TONY ALLEN - SELFISH GENE


jimi tenor ve tony allen birlikte stüdyo'ya girmişler ve afrobeat hastalarının ağızlarını sulandıracak bir albüm yapıp çıkmışlar. strut records'un farklı müzisyenleri spontane olarak bir araya getirip hazırladığı "inspiration information" serisinin 4. albümü efsane isim tony allen ile finlandiyalı deneysel müzik ustası jimi tenor'u buluşturmuş. albüm 27 ekim'de piyasada. albümde yer alan "selfish gene"i burada dinleyebilirsiniz.

NORAH ABLA'YA SORMUŞLAR KAHRAMANLARIN KİMLER DİYE..


işte verdiği cevaplar:

tom waits: perküsyon yerine çöp bidonları kullanmasını seviyorum. yapımcı ararken onun "mule variations" albümüne tosladım ve çok kıymetli buluyorum. böylelikle yeni albümüm "the fall"un da yapımcısı tom'un ses mühendisi jacquire king'le tanışmış oldum. artık tom'a benzeyeceğim diye kimse korkmasın, yok öyle bir şey..

bob dylan: eskiden bob dylan sesiyle çok oynardı. bazen plaktan plağa değişirdi. her seferinde başka biri söylüyor diye düşünürdüm. bu da beni etkileyen tarafı oldu.


ray charles: kendimi bildim bileli dinliyorum onu. ray charles her şeyi denedi, country müziği bile ama her zaman ray charles oldu. çünkü dibine kadar blues'un içine batmıştı.

willie nelson: ben teksas'ta büyüdüm. willie benim çocukluk kahramanım. bu arada onunla tanıştım ve de birlikte çok şarkı söyledik. ne zaman beni arasa yanına koşarım. ama onunla düet yapmak hiç kolay bir şey değil.

(norah jones'un yeni albümü "the fall" 13 kasım'da piyasada/kaynak:sz-magazin)




BU HAFTANIN MÜZİK SEÇKİSİ - VOL. II


YEAH YEAH YEAHS - HEAD WILL ROLL (A TRAK REMIX)

TANRININ MUTFAĞINDAN KRUDER & DORFMEİSTER GELİYOR..


fg 93.7 dünyaca ünlü konsept parti "godskitchen urban wave"i bir kez daha getiriyor. bu ne demek peki? görsel hedonizm ve büyük bir şov demek. bu sefer DJ UHR'un misafirliğinde kruder & dorfmeister soundsystem ile gerçekleşecek parti cumartesi gecesi otto santral'i "it" mekan yapacak..

KRUDER & DORFMEISTER Soundsystem live
feat. Mc Earl Zinger & Ras MC T-weed
visuals By: Fritz Fitzke
hosted by: UHR (FG 93.7)

24 Ekim 2009, Cumartesi
Otto Santral
23:00

21 Ekim 2009 Çarşamba

ETERNAL CHILD 2009-10 KOLEKSİYONU BEYMEN MAĞAZALARINDA



bu şehrin en yaratıcı, stil sahibi ve yetenekli tasarımcılarından gül gürdamar'ın label'ı "eternal child" sessiz ve sağlam adımlarla dünya markası olma yolunda devam ediyor. pek çok uluslararası derginin dikkatini çeken markanın kış koleksiyonuna bayıldım. beymen mağazalarında satışa çıktı, haberiniz olsun.




HASTASI OLDUM PORT O'BRİEN'IN


port o'brien'ın yeni çıkan albümü threadbare'i dinlemeye doyamıyorum. özellikle de my will is good harika bir parça..


PİS HİKAYELERDEN GECEYARISI FİLMLERİNE SANAT TURU


bu ayların en güzel yanı birbirinden görünesi sanat aktiviteleri. ben aralarından bazılarını seçip paylaşmak istedim:

düşlüyorum fakat../ i dream but..
ceren oykut'un kendi atölyesinde paul verlain lisesi’ndeki resim çalışmaları, selda asal'ın yaptığı kolaj metinler, müzisyen serdar ateşer’in rap müzik videosu.. görülmediyse henüz 10 kasım'a kadar devam ediyor. yer: apartman projesi (foto)


emre tandırlı'nın sergisi dilek yarın x-ist'te başlıyor
tandırlı, “dilek” adlı sergide, yakın çevresindeki insanların dünyalarıyla özdeşleşmiş manzaraları melankolik ve lirik bir atmosferle tuvale yansıtıyor. sergi 14 kasım'a kadar sürüyor.

:mentalKLINIK/'tAVŞANdELİĞİ @ galerist
açılışı yarın saat 19.00'da olan tAVŞANdELİĞİ sergisi bildiğimiz dünyanın sınırında, kurguyla gerçeğin birbirinin içinde eridiği tanımsız bir zamanda izleyicisini alice’in harikalar diyarı’na yaptığı yolculuğa benzer bir gezintiye çıkmaya davet ediyor. 21 kasım'a kadar galerist'te mısır apartmanı'nda.

batman vs. batman /fikret atay
dünyaca tanınan sanatçı fikret atay’ın türkiye’deki ilk kişisel sergisi yarın 22 Ekim’de 18.30'da outlet//ihraç fazlası sanat’ta açılıyor! sergide sanatçının iki yeni videosunun dünya prömiyeri yapılacak.

pis hikaye/dirty story @ BM suma
17 sanatçının ortak sergisi "pis hikaye", 23 Ekim cuma günü saat 18.00’de BM Suma’da açılıyor. pis hikaye, münferit vakalardan kadim acılara, yakın tarihimizin izdüşümlerinden gazete sayfalarında birbiri ardınca akıp giden gündelik haberlere kadar, içinden geçmekten bir türlü kurtulamadığımız hassas iklimlerin kimi görünür, kimi gizli izdüşümlerini ele alan işlerden oluşuyor. 25 kasım'a kadar devam ediyor.

KargART film gösterimleri // geceyarısı filmleri! “karanlıktan korkar mısınız?”
“Yamyam Mutfağı”
"How Tasty Was My Little Frenchman"
Yönetmen: Nelson Pereira dos Santos
İngilizce altyazı
1971/80 dakika

“Artık, Eksik”
Yönetmen: Serdar Kökçeoğlu
2001/10 dakika
23 ekim cuma, saat: 23:00 gösterimler ücretsiz.


20 Ekim 2009 Salı

YOKO ONO 1973'TEN BERİ İLK DEFA YENİ BİR ALBÜMLE KARŞIMIZDA!!


76 yaşında yoko ono. yaşı, başı anlaşılmayan uluslararası bir konsept sanatçısı, tartışmalı bir müzisyen ve plastic ono band'iyle birlikte yaptığı "between my head and the sky" isimli yeni albümüyle kalbime tekrar dokunan muazzam bir kadın. oğlu sean lennon ile harika müzisyenleri yanına alarak üç hafta önce çıkardığı bu genre'lar arasında dolaşan albümü edinin mutlaka.. yoko ono'nun timing'i süper. dünya barışı için savaşan ono daha yakın geçmişte venedig bienali'nde john baldessari'nin yanısıra "golden lion for lifetime" ödülüne layık görülmüştü. (ödül töreni videosu için tıklayın.)

MADONNA - CELEBRATION - DEFINITIVE GREATEST HITS COLLECTION



madonna'nın 2 cd'lik albümü bu hafta piyasaya çıkıyor. modacılar da madonna'yı yeniden ve yeniden üretime ve tüketime sokuyor. topshop incik boncuklarıyla başı çekenlerden (foto/kaynak via the official topshop blog)

ICON: CLAUDIA CARDINALE


belki sophia loren veya brigitte bardot kadar şöhretli olmadı ama claudia cardinale eski zaman yıldızlarından benim favorim oldu hep. visconti ve fellini için de öyleydi. karizmatik, yüzde yüz star "allure"ü olan vahşi italyan yeni bölüm "icon"ın ilk ismi.. web sayfasında istemediğiniz kadar bilgi, harikulade fotoğrafları var, inceleyin.. (foto via dossier)

FOTOĞRAFÇILIK MODA MI OLDU, MODA FOTOĞRAFÇLIĞI SANAT MI OLDU?


bunu ben söylemiyorum, sorgulamıyorum bile. öteden beri moda fotoğrafçılığının da bir sanat olduğunu düşünüyorum zaten. ama fotoğrafçılık moda mı oldu sorusuna cevabım evet. murat germen ve orhan çetin de bu konuyu tartışmaya açıyorlar. istanbul modern'in çağdaş fotoğraf serileri söyleşi dizisinin bu ayki konusu bu. söyleşinin odağında da irving penn, david lachapelle, juergen teller ve terry richordson olacakmış. ilginize

tarih: 24 ekim 2009/ saat: 16.00
yer: istanbul modern sanat müzesi
tel: 0212 334 73 00

19 Ekim 2009 Pazartesi

IMER DEMİRER'İN İLK ALBÜMÜ YOU, ME,& CHAR DOUBLEMOON'DAN ÇIKIYOR


"önümüzdeki sonbahar ve kışın ruhuna uyacak naif bir caz albümü olan ’you, me & char’ı tüm müzikseverlere tavsiye ediyoruz...." diyor doublemoon. albümde demirer'in 4 bestesi yer alıyor. diğer eserler emin fındıkoğlu ve ali peret'e ait. cazın sevdiğim hali gibi imer demirer..

HER KESEYE UYGUN SANAT FUARI - THE AFFORDABLE ART FAIR


orjinal baskı, resim, fotoğraf, heykel ne ararsanız 50 pound ile max. 3000 pound arasında değişen fiyatlarla satılıyor. ister satın alın isterseniz sadece göz gezdirin. bu sanat fuarı herkesi çekiyor. "the affordable art fair" (AAF) başta londra olmak üzere çeşitli ülkelerde organize ediliyor. harika fikir, hadi AAF' türkiye'ye de gelsin..

London Thursday 22 - Sunday 25 October 2009

Sydney Friday 23 - Sunday 25 October 2009

Amsterdam Thursday 29 October - 1 November 2009

Brussels Friday 5 - Monday 8 February 2010

London Thursday 11 - Sunday 14 March 2010

Singapore Thursday 22 - Sunday 25 April 2010

New York Thursday 6 - Sunday 9 May 2010

Bristol Friday 14 - Sunday 16 May 2010


KARAKTER USTASI JOE LEDBETTER TÜRKİYE'YE GELİYOR


Milk Gallery & Design Store dünyaca ünlü karakter tasarımcısı Joe Ledbetter'ı ağırlıyor! Los Angeles'lı tasarımcı Joe Ledbetter'ın, Amalgamation isimli Avrupa Sergi Turu'nda adreslerden biri İstanbul...

Tur kapsamında her ülkede farklı bir konseptle yer alacak sanatçının İstanbul'da gerçekleşecek olan 'Sharks & Minnows' isimli sergisinde 10'dan fazla işinin yanı sıra, sadece bu tura özel olarak üretilmiş oyuncakları, posterleri, t-shirtleri, magnetleri, kitapları ve rozetleri de yer alacakmış.

Baran Baran Animasyon Ofisi ve Becks sponsorluğunda 5 Kasım'da başlayacak olan sergi Kasım ayının sonuna kadar devam edecek.

Joe Ledbetter ile tanışmak, işlerinden birine sahip olmak veya Terror&Magnus oyuncaklarını imzatlatmak isteyenler 5 Kasım saat 19:00'da Milk Gallery'e koşsunlar!