29 Aralık 2010 Çarşamba

NİŞANTAŞI'NDAN BAKARAK YILIN EN'LERİ ENSİZLERİ..


fotoğraf ölmedi ama tuhaf kokuyor demişti nazif topçuoğlu bir kitabının başlığında. ne tuhaf kokmuyor ki şimdilerde..

* "şey"leri trend bulutuyla geldiği gibi tüketmek istanbul'un "psödo a la mode" insanlarının en büyük uğraşı oldu. düşünmeden, sorgulamadan..

* başkasının kültürünü kopyalamak, çoğaltmak şehrin en'lerinin başındaydı. yaşamadan, hissetmeden..

* aidiyet, çokça sponsor temelli yükselen bir spor, spora katılmak ise cool'luk ölçütü oldu..

* türk televizyonunun en rüküş hareketlerinden biri sigara içilen, tutulan görüntüleri flulamak oldu..

* kapalı yerde sigara içmemek iyi oldu, o ayrı..

* beşiktaş'tan hüsrev gerede cadde'sine doğru çıkan deve üstündeki gelin ve damat yılın en harikulade çifti, buna tanık olmak yılın olayıydı..

* kopya ruhlar, kopya hayatlar, içtensiz duruşlar en'lerin eniydi..

* iyi bir şeyi alkışlamak mogadişu'nun bir ilçesi oldu..

* yılın olayı, spektaküler çekimin kahramanı tarkan'ın yine konuşup, bir şey söylememesiydi..

* kendini büyütüp, esnetebilen, kulaklara ve ruhlara tek doğruyu söyleyen, dinlemesini, duymasını bilene çok şey anlatan ve konuşan sadece müzik ve sanat oldu..

herkese iyi yıllar..
trentemoller'in nefis mix'iyle neşeniz yerine gelsin :P

Trentemøller - Exclusive Mix (2010)

27 Aralık 2010 Pazartesi

2010 BİTMEDEN YAPILASI, BAKILASI, ALINASI ŞEYLER'DEN BİR BUKET...


* all good things filmini tereddütsüz seyredin. özellikle kirsten dunst'u sarışın ve tatlı bir kız zannedenler bu filmde onun oyuncu hem de iyi bir oyuncu olduğuna karar verecekler..

* bige ökten, ismi biraz saklı kalmış tasarımcı. ama suç onda. istanbul modern'in mağazasını kurarken de pek kimsenin haberi olmadı, amerika'da yaptıkları ettiklerini de pek bilen yok. galatamoda'da işlerinin büyük beğeni topladığını biliyorum. yılbaşından önce son dakika alışverişi yapmak isterseniz, onun da işlerini görebileceğiniz white mill shop'a yarın 18.00-21.00 saatlerinde gidin..

* kitap alışverişi için bir sefer de simurg'u tercih edin. online olarak da alışveriş yapabilir veya gidip yerinde eski kokulu kitapların arasında dolaşıp, istediğiniz kitabı hemen olmasa da mutlaka buldurabilirsiniz. şiir seven, uzun zamandır sesi çıkmayan şule gürbüz'ün 'ağrıyınca kar yağıyor' kitabını sorabilir, varsa satın alabilir..

* edisyon, sahibinin sözüyle "bağımsız yaratıcıların fotoğraf, baskı, resim, desen, tasarım nesnesi ve benzeri işlerin edisyonlarının -çoğaltmalarının- satışı için kurulmuş bir sergi alanı. ayrıca içeriği giderek büyüyen açık bir portfolyo. bu niteliği ile bir sergi alanı olmanın ötesinde, bağımsız işlerin kaydedildiği kolektif bir bellek. her edisyon, seçilen çoğaltma modeli ile sınırlı sayıda ve yaratıcısının imzası ile üretiliyor".. yeni eklenenleri yıl bitmeden gidin, görün, alın..

GÜNÜN VIDEOSU: JOAN AS POLİCE WOMAN - MAGIC

Joan As Policewoman - The Magic from Ben Reed on Vimeo.

görsel anlamda albenisi olan, içerik olarak soru işereti uyandıran müzik klipleri revaçta gibi gözüküyor. charlotte gainsbourg, el guincho ve scissor sisters'dan sonra sırada "what the fuck is going on" dedirtecek joan as police woman single'ı magic var. kadın iyi, ses iyi, müzik iyi, görüntü ve mana yan yana gelmesin n'olcak yani.. (son iki klibin yönetmeni bu arada cut magazin için görüştüğümüz partizan ile yeni anlaşma yapan nicolas mendez)

MÜZİKAL ORJİYE DEVAM!!!

tam 3 yıl önce antony hegarty'nin söylediği "blind" parçasıyla kalbimizde 1 numaraya yerleşti hercules and love affair. disco tınılarından nefret edenler bile bu parça söz konusu olduğunda kendilerini kaybettiler. bu projenin amerikan "queer" kültürünün köklerine gönderme yaptığını bilen de memnun kaldı, bilmeyen de. zıtlıkların uyumunun, değerler kaosunun hakim olduğu devirde hercules and love affair elbette ikinci bir albümle gelecekti. "blue songs"la hep birlikte müzikal orjiye devam ediyoruz.
Hercules & Love Affair - My House by Freeman PR

İNTERNET SADECE GÖRMEK İSTEDİĞİMİ GÖSTERSİN DİYENLERE MÜJDE!


internet'te aradığınızı bulduğunuzda her tarafı türlü bilgi ve görsellerle doldurulmuş olduğu için sıkılıp vazgeçiyorsanız, "readability"ye başvurabilir, tek bir tıkla hemen her www diye başlayan sayfayı daha net ve temiz görebilirsiniz...

25 Aralık 2010 Cumartesi

CUMARTESİ SOHBETLERİ VOL.39- ŞEBNEM KİTİŞ/YÖNETMEN/PTT FİLM

şebnem kitiş'i yönetmen olarak bilenler, onu ya hiç tanımıyorlar ya da ne kadar çokyönlü olduğundan haberleri yok. elbette o bir yönetmen. sayısız reklam filmi, kısa film ya da tanıtım filminde onun imzası var. ayrıca ptt films'in ortağı. ama bana göre asıl bilinmesi gereken tarafı, farklı ve heyecan verici projeler peşinde olması ve büyük bir heyecanla o projeleri tek tek hayata geçirmesi. bir yandan uzun metraj film hazırlıkları içindeyken, diğer yandan vintage mobilya işine girebiliyor örneğin. şimdilerde ise istanbul'da kulaktan kulağa yayılan, herkesin merak ettiği ottomobil projesini hayata geçirecek olan ekibin içinde harıl harıl çalışıyor. muhteşem kadın ve sevgili arkadaşım şebnem'le sohbetimize buyurun..

erelada: şebnemcim, seninle konuşacak çok şey var ama şu anda en en güncel olan, senin de içinde olduğun ve yakında hayata geçecek olan ottomobil projesini konuşalım istiyorum.. hatta en baştan alarak anlatırsan memnun olurum.. nasıl başladı her şey?

sebnemasya: nevzat'ın (otto'nun ortağı) NY nublu'da 'hadi' demesiyle başladı her şey. temmuz ağustos gibi de ottomobil şekillendi. kasım'da biletler alındı. 26 ocak'ta yola çıkıyoruz. önce brezilya sonra uruguay ve arjantin'i kapsayan 40 günlük macera..

erelada: peki ottomobil nedir tam olarak, projeyi anlatır mısın?

sebnemasya: ottomobil otto'nun 'İyi yemek, iyi müzik' mottosunu dört duvar, hatta şehir, hatta ülke sınırlarının dışına taşıyarak dünyada aramasıdır.

erelada: yani, nasıl şekillenecek proje?

sebnemasya: 6 kişilik bir ekiple 40 gün bahsettiğim güzergahı karavanla aşacağız. yemek ve müzik arayışının yanı sıra, karavana yüklemiş olduğumuz DJ setini çıkarıp kendi partimizi vereceğiz. buna orada, o an bulunan herkes katılabilecek.. yerel sanatçılarla birlikte çaldığımız da olacak, türkiye'den bize katılmak isteyen Dj, grup ve sanatçılar da zaman zaman bu etkinliklerde yer alabilecek.

erelada: o zaman festival gibisiniz, katılmak istiyorum diyebilir miyim? :)))) gerçekten kulağa hoş geliyor.. aslında bir bakıma işin macera boyutu oldukça yüksek gibi; biraz da bulunduğunuz ortam da projeye şekil verecek sanki?

sebnemasya: kesinlikle katılabilirsin. katılmak isteyen herkes bizim karavanın peşinden gelebilir. gelmeyi planlayan çok insan var şimdiden. projenin sadece ana hatlarını belirledik. geri kalanı tamamen orada yaşadıklarımızdan oluşacak.. tabii en önemlisi tüm bunları bir yandan çekiyor olacağız.. bir de şimdiden başlattığımız bir blogumuz var. birkaç gün içinde yayında olacak. oradayken bloga mümkün olduğunca günlük yazı, fotoğraf, video girişleri yapacağız.. gelemezsen bile neler yaptığımızı takip edebileceksin.

erelada: peki, neden o ülkeleri seçtiniz ve de yemek ve müzik arayışı konusunu biraz daha açalım.. ne şekilde yansayacak projeye? yani siz o ülkeleri bu anlamda araştırırken, karavan tarafında ne olacak?

sebnemasya: dünyanın başka taraflarına gitmeyi düşünüyorduk en başta. brezilya tabii ki listedeydi. galiba bugüne kadar brezilya'dan türkiye'ye konser vermeye gelen sanatçılarla tanışıklık ve orası hakkında ilk elden daha çok bilgi sahibi olmamız bizi oraya yönlendirdi. şimdiden orada birçok bağlantımız var. brezilya bölümü 1.ayak olsun sonra da diğerlerine gideriz dedik.. şartları elverişli olan her yerde müzik yapmayı planlıyoruz. Dj setinin başında nevzat ve erol (otto'nun diğer ortağı) olacak. bazen brezilyalı, arjantinli bir sanatçı katılabilecek bize. ne gün hangi noktada olacağımız hiç belli değil. böyle sürprizler oldukça takipçilerimize blog üzerinden duyuracağız.

erelada: sen de bütün bu süreci başından sonuna çekeceksin öyleyse.. nefis bir hikaye ve harika bir de film olur bundan.. peki ottomobil'in sürekliliği ya da devamlılığı olacak mı?

sebnemasya: dans okulları çok, belki onlara uğrarız. belki bir kumsal partisine biz de katılırız. sokak müzisyenlerini dinleriz. belki bir köy evinde bir yemeğe davet ediliriz. oranın köy evi nasıldır, onu da öğrenmiş oluruz. beni en heyecanlandıran kısımlarından biri de tüm bunların fotoğrafını ve filmini çekiyor olmak.

erelada: proje içinde projeler silsilesi sanki..

sebnemasya: evet kesinlikle. gerçi döndüğümde elimde ne malzeme olacak tam kestiremiyorum ama tabii bir yol filmi, bir kitap yapma fikri var.. ottomobil sürsün tabii.

erelada: 40 gün çok ciddi bir süre; eminim bir dünya malzeme çıkacaktır.. gerçekten çok heyecan verici.. bütün iyi projeler bir anda ortaya çıkıyor zaten.. geçen gün nevzat'la karşılaştığımda şöyle bir şey söyledi; fikrin varsa, istiyorsan ve de inanıyorsan o zaman yapman lazım, bekletmeye gelmez.. kesinlikle katılıyorum; sen de öyle bir insansın..

sebnemasya: evet, evet bekleyince fikirden uzaklaşıyorsun. soğutmamak lazım.

erelada: peki, ne zaman start alıyorsunuz?

sebnemasya: şu an geri sayım başladı bile. rehberimiz ve lojistik desteği sağlayacak olan arkadaşımız gökalp ocak başında gidiyor. 26'sından önce nevzat ve erol gidip oradaki hazırlıkları gökalp'le tamamlayacaklar. onlar gitmeden önce 'biz gidiyoruz partisi' yapacağız. en son ben, aras (görüntü yönetmeni) ve gözde (projenin iletişim sorumlusu) yola çıkıp, onlarla brezilya'da buluşuyoruz.. devamı ottomobilblog.com'da olacak.

erelada: yani şubat-mart tarihlerinde oralarda olacaksınız..

sebnemasya: evet 40 günlük tarihler tam olarak 28 ocak - 8 mart olacak.

erelada: şebnemcim, gerçekten nefis bir proje, merakla tekipte olacağım ve eminim insanlar da hem merak edecekler hem de çok heves edecekler dahil olabilmek için.. şimdiden bol şans, bol eğlence ve herşeyin yolunda gitmesini diliyorum..

sebnemasya: çok çok teşekkürler bütün iyi dileklerin için. brezilya'ya bekleriz....

erelada: valla ne güzel olur, hiç belli olmaz aniden çıkabilirim orada karşınıza.. teşekkürler vakit ayırdığın için..

23 Aralık 2010 Perşembe

VIDEO: BJÖRK – “INNOCENCE”

Bjork 'Innocence' from Passion Pictures on Vimeo.

2007'de çıkardığı altıncı albümün ikinci parçası innocence için "innocence project" olarak açtığı yarışmada finale kalan 10 yarışmacı arasından dimitri stankowicz isimli yönetmenin filmini seçmiş björk. daha uygun olamazdı herhalde..(via)

GÜNÜN ALBÜMÜ: JAMES BLAKE - WILHELMS SCREAM

feist'ın harikulade parçası "limit to your love"ı cover'ladıktan sonra james blake bir başka melankolik parçayla yine karşımızda. aynı rota, aynı duygusallık;"wilhalms scream" o kadar kuvvetli olmasa da aynı derecede hüzünlü..
James Blake - Wilhelms Scream by Vicente P

21 Aralık 2010 Salı

ETERNAL CHILD SAMPLE SALE BU CUMA!!!

modanın çocuksu ve oyuncu yönününe her yeni koleksiyonuyla benzersiz vurgular yapan, müthiş tasarımlarıyla harikalar yaratan gül güldamar'ın label'ı eternal child'ın "sample/numune" satışı bu cuma gerçekleşiyor. ne yapıp edip, akşam 19.30'a kadar bir zaman yaratıp gitmelisiniz.

Yer: İlk Belediye Cad. No:5/5
Tunel-Taksim-İstanbul
0212 293 84 03

GALATA MODA FESTİVALİ BAŞLIYOR..


galata moda festivali yarın başlıyor. bahar korçan'dan hatice gökçe'ye, özlem kaya'dan ümit ünal'a, sayısız tasarımcının katılımıyla trt binası önündeki dev çadırda gerçekleşecek olan festival, yarın sabah 10'da açılıyor. yılbaşı alışverişi için daha doğru bir zamanlama olamazdı herhalde. festival 26 aralık'a kadar devam edecek.

NETAME HANIM VE KUMPANYASI

9 aralık'ta milk gallery'de açılan merve morkoç'un netame hanım ve kumpanyası isimli sergisi 2 ocak'a kadar izlenebilir. sergi, eski bir aile geleneğini sürdüren netame hanım önderliğindeki bir gösteri gurubunun portresini sunuyor. alışılmış kumpanyaların aksine onlarla pek de hoş vakit geçirmenize olanak tanımıyor...

Şahkulu Mahallesi
Galipdede Caddesi
Balkon Çıkmazı 8/A
Galata

17 Aralık 2010 Cuma

PATCHOULİ, SEVGİLİM..

123'ün berke'sinden "patchouli" subject'li mail gelince, inanamadım; bir patchouli pınarı mı var da bana haber ediyor acaba diye düşündüm:) çünkü sadece kelime olarak bile beni mutlu eder patchouli. 15 yaşımdan beri tek kokum; bir kere sapmışlığım olsa da, yeganem o benim.. maili açınca anladım ki yeni albümleri 'arve'den bir parçanın ismiymiş. hemen dinledim ve parçaya bu ismi çok da yakıştırdım. bir de not düşmüş berke (can özcan/123'ün davulcusu): albümün online olarak yapılan ön satışları için mikrop gramofon'a uğrayın..

"THE TOURIST"İN 1. SAYISI ÇIKTI!

sınırlı sayıda basılıp numaralandırılan fotoğraf dergisi/kitabı the tourist, birinci sayısını geçen senenin yıldızı the xx'e adamış. high-end fotoğrafçılıkla orijinal gazeteciliği birleştiren bu bağımsız yayına bayıldım!

GÜVERCİNLER İNSAN/PIGEONS ARE PEOPLE

bu akşam saat 18.00'de cezayir'de art-ist'in sanatçı kitapları serisinin 3'üncüsü, can altay'ın kitap tanıtımı var. etkinliğe can altay ve halil altındere konuşmacı olarak katılacaklar..

16 Aralık 2010 Perşembe

IN MEMORIAM: JOHN LENNON

john lennon öldü, ben de kendimi pek iyi hissetmiyorum derdi bir zamanlar bir arkadaşım. halbuki o bunu dediğinde john lennon öleli yıllar vardı. şimdiyse üzerinden tam 30 yıl geçti ve 8 aralık john lennon'un ölüm yıldönümüydü. new york city'de evinin önünde vurulan lennon ölmedi tabii. hala pek çok müzisyen besleniyor onunla. onun parçalarını yorumlayan çeşitli müzisyenleri "lennon lives: 30 years later" adı altında bir araya getiren "iguessimfloating" isimli takipçisi olduğum blog, harika bir iş yapmış ve parçaları indirmek için de bir link vermiş. tıklayın.

SEVEMEZ KİMSE SENİ BENİM SEVMEDİĞİM KADAR..

dazed & confused ocak kapağına true blood dizisinin "sevgili" barmaidi, "vampir sevici" anna paquin'i koymuş. fotoğrafı da terry richardson'a çektirmiş. bir türlü ısanamadığım oyuncu, olsa olsa, "o kadar çirkin ki, güzel bile geliyor" kontenjanından, neredeyse 'kült'leşen dizide rol alıyor ve dolayısıyla dazed'in kapağında diye düşündüm içimden ve dışımdan.. true blood'ın yeşilçamvari bir estetik anlayışı var bana göre. yeşilçam filmlerini de epeyce bir porsiyon hayalgücüyle seyeredersiniz ya, o bakımdan. sinema kendi yapamadığını izlerken size yaptırır orada da. çirkini güzel, antipatiği komik, aptalı sevimli yapmaya zorlar falan filan..

CUT MAGAZINE SATIŞA ÇIKIYOR..

1000 volt adına yayına hazırladığım cut magazine'in satışa çıkacağını duyurmak isterim. ilk başta yalnızca sektör içinden ve dışından belirli adreslere ve yurtdışına ulaşan derginin bundan böyle hangi kitapçılarda satılacağını da yakında buradan duyuracağım.. böyle bir dergi mi var; bu da neyin nesi diye soranlar derginin web sayfasını ziyaret edebilirler. özellikle filmcilik, yapımcılık ve reklam dünyasının kreatif profesyonellerine yönelik çıkan dergimizle ilgili haber almak isteyenler, facebook sayfamıza da girmeyi ve üye olmayı ihmal etmesinler..

ISTANBUL ANİMASYON FESTİVALİ BUGÜN BAŞLIYOR!

bugün istanbul pera müzesi'nde 3 gün sürecek olan 6. istanbul animasyon festivali başlıyor. festivalin yenilikleri arasında geçen yıl eklenen yarışma bölümünde uzun metrajlı filmlerin de yer alması... animasyonun sinemada ve reklamda bu kadar yükselişte olduğu bir zamanda bu festivalin zamanla güçleneceğini düşünsem de son derece yavan ve konunun tabiyatına ters bir web sitesi var. daha fazla bilgi almak için mecburen orayı tıklamanız gerekecek..

15 Aralık 2010 Çarşamba

BU PERŞEMBE NEREYE GİDİYORSUN?

güçlü ve rafine diliyle döneminin önemli fotoğrafçıları arasında gösterilen alp sime, son sergisi “paralaks”(2009)’ın ardından “bir yere mi gidiyorsun?” başlıklı serisiyle x-ist’te. 16 aralık 2010–15 ocak 2011 tarihleri arasında gerçekleşecek olan sergi, sime'nin belgeleme ve sunum sürecinde temasta bulunduklarıyla oluşan deneyüstü birleşmeyi sorguluyor. eserler, görsel diyaloğu başlatanların fotoğraflananlar olduğuna işaret ediyor; ‘bir yere mi gidiyorsun?’ sorusuyla, fotoğraflar izleyicilere ulaştığında daha uzun yolculukların parçalarına dönüşüyor... en sıradan nesneleri bile bu maceranın alegorik öğelerine dönüştüren çalışma, sanatseverleri daha yakından ve daha içeriden bakmaya davet ediyor. (foto: apartman ve ağaç, 2010 - (50x50 çerçeveli))

MEET EYLÜL ASLAN!

fotoğrafta taze bir isim: eylül aslan..

PAG - PLAYING CARDS BY BAHADIR BARUTER

şahane karikatürist, gümüşlüklü :) bahadır baruter'in imzasını taşıyan, sinek-böcek gövdeli gözlerini kan bürümüş osmanlıların resimlendiği iskambil kağıtları pag'da..

LOOK OF THE DAY: MIDNİGHT EXPRESS

midnight express istanbul'un en özellikli konsept mağazalarından biri. harika kadın banu bora'nın önce mısır apartmanı'nda kurduğu mağaza, artık bebek, nişantaşı, bebek jewellery ve alaçatı şubelerinde hizmet veriyor. mutlaka web sitesini ziyaret etmeli, blog sayfasından günün "look"unu takip etmelisiniz..

11 Aralık 2010 Cumartesi

HAVA KÖTÜ AMA BUGÜN İKİ ŞAHANE "UNIQUE" İSMİN KONSERİ VAR: JAMES YUILL VE FUJIYA & MIYAGI


karar vermesi zor ama seçim size kalmış; ya bu akşam babylon'da sahneye çıkacak olan folktronic'ci james yuill'i izleyeceksiniz (ki kalbi iyi müzik yapan nerd'lere açık olanlar koşsun!) ya da otto santral'de brighton'lı üçlü fujiya & miyagi'nin funky elegansının kollarına atlayacaksınız...

10 Aralık 2010 Cuma

TEKNOLOJİK İMTİHANLAR, SINANMALAR..:)

teknoloji işte, ayarlarla onayama gelmiyor.. blog ismini değiştirince üyeler yeni isimle giremiyor, facebook'daki page'in ismi değiştirilemiyor etc. kimilerine gülünç manasız gelebilir ama işi bizim gibi yayıncılık ve sosyal medya olan insanlar için mühim ne yazık ki.. ayarları eski haline getirdim, şu an için her şey yerli yerinde; verdiğim geçici rahatsızlıktan da herkese benden 'askıda kahve'.. :)) haftanın bu en güzel gününde yağmur da yağsa bizi bozmaz.. yakında tüm ayarların değişeceğini de belirtmek isterim ama bu sevindirici bir haber.. sevgi ve saygı herkese..

5 Aralık 2010 Pazar

DAYDREAM NATION, HONGKONG

jing ve kay wong kardeşler "gündüz düşcüleri" için moda yapıyor. honkong gibi bir yerde bu işler nasıl oluyor diye umag dergisi sormuş, soruşturmuş:

birlikte bir label yaratmaya ne zaman karar verdiniz?
jing: ben tiyatro yönetmenliğinden mezun olduktan sonra kay'ın fikriydi. giyim parçalarının da bir tür kukla olduklarını düşünerek girdim bu deneye. birbirimize hiç benzemesek de zevklerimiz aynı kay ile. işe yaklaşımımız ise farklı. ben konsept düşünerek çalışırım; daha sert ve karanlık işler yaparım. kay ise kumaşlarla, materyallerle çalışmayı sever, daha yumuşak tasarımlar yaratır. iyi bir denge kurduk yani.

markanıza verdiğiniz isimde sonic-youth albümünden mi etkilendiniz?
kai: hem evet, hem hayır. sonic youth'u severim ama bizim yarattığımızla bir ilgisi yok aslında. ama bize çok uyuyor. toplum hayalperestleri dışlıyor; biz de onlara karşı direnç gösteriyoruz. hong kong'da doğduk ve büyüdük. burada iyi bir kız ve iyi bir erkek olmak için eğitilirsiniz ve de hayatta her sorunun yalnızca bir tane doğru cevabı vardır. biz insanların gözlerini açmalarını ve çekmecelerinin dışına çıkmalarını istiyoruz.... http://www.daydream-nation.co.uk/

3 Aralık 2010 Cuma

GÜNÜN MÜZİĞİ - B2 DASO VS OFRIN - Time For Decisions (Aera's Final Decision)


B2 Daso vs Ofrin - Time For Decisions (Aera's Final Decision) (low quality) by Connaisseur Recordings

İSVEÇ+NORVEÇ= FRODE + MARCUS

isveçli moda fotoğrafçısı marcus oalmqvist ve norveçli sanatçı frode fjerdingstad yani frode&marcus 4 yıl önce bir araya gelerek sanatsal bir projeye girişmişler. işleri özellikle sanat çevresinden büyük ilgiyle karşılanan, fotoğraf/film/prodüksiyon ajansı kuran ikili, AnOther magazine gibi dergilerin övgüyle bahsettiği birer isim artık. "la vitesse et la pierre" gibi moda/sanat filmleri, çeşitli belgeseller, teaser'lar, klipler ve en son maison martin margiela için çektikleri filmleri centre pompidou'da gösterilen ikilinin bugünden başlayarak, "parson paris school of art + design"da tüm işleri sergileniyor. (via)

2 Aralık 2010 Perşembe

GÜNÜN ALBÜMÜ: TWIN SHADOW - FORGET

geçtiğimiz günlerde çıkan bu müthiş albümden bir parça, buyurunuz:

Twin Shadow - Castles In The Snow

BİR FACEBOOK PROJESİ OLARAK CLUBBER'LAR

morgan o'donovan londra'nın kuzeyinde 500'ün üzerinde portre çekmiş. 2009'un sonlarında 12 gece boyunca insanları oldukları gibi görüntüleyen sanatçı, gece hayatı için pek de tipik olmayan kareler çıkarmış ortaya. medikal fotoğrafçıların kullandığı flaşla çektiği fotoğraflar şimdilerde dalston superstore'un sanat programının bir parçası olarak "facebook project" adı altında seyircisiyle buluşuyor. harika fikir!

BAYRAK SEVMEM AMA İNGİLTERE BAYRAĞINA TAPARIM!

pam glew isimli urban artist de öyle. londra'daki "circus" adını verdiği son sergisinde ikonik yüzlere bayrak "giydirmiş" ve iyi iş çıkarmış.

YARIN AKŞAM FM BELFAST BABYLON'DA!

geçen yazdan beri fm belfast ve miike snow diye dilimde tüy bitmişti. her yerden bağırıp çağırdım. babylon sesimi duydu! yarın babylon'da "indie nation by nike" kapsamında fm belfast'ta coşuyoruz; üstüne miike snow'dan pontus winnberg'in dj setiyle kendimizden geçiyoruz, itirazı olan?