7 Mart 2009 Cumartesi

CUMARTESİ SOHBETLERİ VOL.VII - MİNE SÖĞÜT/YAZAR


mine söğüt çok eski bir arkadaşım. gazeteciliğe aynı dönemlerde başladık. o gazeteciliği bıraktı yazar oldu. ben dergici oldum. harikulade kitaplar yazdı mine. beş sevim apartmanı, kırmızı zaman, şahbaz'ın harikulade yılı... masalsı kitaplar yazıyor, masal evlerde yaşıyor.. geçen yaz gittiği ikinci evi gümüşlük'ten hala dönmedi, dönmüyor ve de dönmeyecek gibi. hayat arkadaşı bahadır baruter'le yaşadığı gümüşlük'ten "bildirdi" bu sabah.. ister istemez konuşmanın ekseni gümüşlük oldu. keyifle okuyun..

10:42amErel
mineeeee
mineeeeee

10:44amMine
ereeeeel
10:44amErel
demek gümüşlük forever?

10:55amMine
nihayet evet!
10:56amErel
e yazın ortasında bahadır sahilde şöyle demişti hatırlarsan, hiç dönmeyeceğiz istanbula bu gidişle diye..
sen de gülücükler saçarak onaylamıştın sanki?

10:58amMine
evet gidiş o yöndeydi zaten ama bir türlü nasıl yapacağımızı bilmiyorduk. derken eylül oldu herkes gitti... biz bayrama kadar kalalım dedik. hava çok güzeldi. sonra öbür bayarama kadar da kalalım dedik. hava hala çok güzeldi. ve yılbaşını İstanbul'da geçirmek ne saçma dedik. hava hep çok güzeldi! Bir baktık ki dönmesek de oluyor. plansız programsız, daha doğrusu "çaktırmadan" kalıverdik burda.
10:59amErel
ne güzel! gümüşlük her zaman ayrı bir tutku oldu bizler için. siz biraz daha ileriye gidip, orada da bir masal evi kurup kalabilmeyi, kalıp mutlu olabilmeyi becerebilenlerdensiniz..

11:02amMine
aslına bakarsan ben buraya ilk geldiğim zaman yani 18 yaşımdayken yani 23 yıl önce aşık olmuş ve ömrümü bu köyde geçirmek istediğimi sezmiştim. Sonra bahadır'la tatile geldiğimizde "hadi evlenip buraya yerleşelim" diyerek beni kandırdı! ve nihayet 15 yıl sonra gerçekten buralı olduk...
11:03amMine
burada mutlu olmamak için hayattan beklentilerinin çok farklı olması gerekiyor. eğer kendini büyük şehir insanı olarak tanımlıyorsan burada gerçekten mutsuz olabilirsin. ama küçük şeylerin peşindeysen burası gerçekten bir masal dünyası...
11:03amErel
gidişat o zamandan belliydi yani..ben de senelerce gümüşlük dışında bir yere gitmedim tatilde.. aynı yolda gidiyorum sanki ama hanüz tam hazır değilim..

11:05amMine
aslında dedim ya, hayattan ne istediğinle ilgili bu. ama beni baştan çıkaran şey seni de baştan çıkarır, bunu biliyorum! bugün ya da yarın ama mutlaka bir gün asıl evin burası olmalı. ben istanbul'u çok seviyorum. yeryüzünde yaşamak isteyeceğim tek büyük şehir. ama yine de hayat burada daha "doğru".
11:07amErel
"doğru"nun üstüne basmanı da anlıyorum.. giderek daha çaresizleştik istanbul'da.. bize ait alanlar, bizim değil çoktan..
11:08amErel
kapana kısılmışlık hissi ve genel anlamda bir başedememe herşeyle.. ve de yalnızlık hissi daha bir yoğunlaştı.. istanbul'da olup gene köşene çekiliyorsun..

11:11amMine
beni burada en çok etkileyen şey "güven" duygusu oldu. istanbul'da çukurcuma'da oturuyorum ve tüm hayatım beyoğlu'nda geçiyor. renkliliğini, rezilliğini, elektriğini çok sevdiğim bir yer beyoğlu ama hayatın güvensiz olması beni yormuş. buraya gelince farkettim. evinin kapısını kilitlemeden yatmak meğer ne muhteşem bir duyguymuş. hele arabanın içinde kendini her an saldırıya açık hissetmemek... arabanın üzerinde anahtarı bırakıp inmek... istanbul ne kadar tehditkar bir şehirse burası da şimdilik o kadar güven verici... yalnızlık hissine gelince; aslında çok uyaran olduğu için bir sinme hali gibi geliyor bana insanın büyük şehirdeki yalnızlığı. burada da yalnız olabilirsin ama yalnızlık kendi seçtiğin yalnızlık olunca muhteşem bir özgürlük anlamına geliyor.
11:17amErel
aynen öyle.. tekinsizlik bizim gibi işlerle uğraşanlar için "cazibeli" gibi görünse de, bir gün dediğin gibi "yalnızlığı" seçiyorsun ama gene de yalnız olmuyorsun.. gümüşlük gerçekten çok büyülü bir yer. şunun gibi; müdavim olduğun bir mekan vardır, seversin, hep oraya gidersin, dışarıdan bakan bir türlü anlamaz.. gümüşlük birçok insan için "hoş bir tatil beldesi" ama yaşamak için orayı bizim gibi solumuş ve yaşamış olmak gerekiyor..

11:20amMine
kesinlikle... üstelik gerçekten de herkesin seveceği ya da sevmesi gereken bir yer değil. temmuz ve ağustos ayları dışında yarımadanın en ıssız köşesi. yazın da hayat biliyorsun, saat 10'da miskinleşir, 12'den sonra da biter... yani bodrum tatiline benzemez buradaki tatil. denizi de güzel değildir. buraya gelip de bir anlam veremeden hatta yaka silkerek dönen bir sürü insan tanıdım. gümüşlük'ü zamanla sevmiyor kimse. İlk bakışta ya seviyor ya boşveriyor!
11:24amErel
evet, ilk bakışta.. yalı'ya inen yokuşun başında deniz, etraf, her şey seni ya kucaklıyor ya da itiyor.. ilk gördüğümde yani 20 yıl önce beni içine aldı ve de bırakmadı.. bakar mısın, meğer ne büyük sevgiymiş ve sen şu anda ordasın..seninle yeni kitap projen/projelerini konuşuruz diye düşünürken, gümüşlük'e methiyeler düzüyoruz karşılıklı..:))

11:25amMine
çünkü sen bi türlü oraları bırakıp tam olarak buralara gelemiyorsun ;0)
11:26amErel
hahahaha... haklısın ama sen de biliyorsun, bir gün olacak.. burada yapılacak işler var..ama oradan da bu işleri yapabilmenin yollarını düşünmüyor değilim.. belki de artık sadece yazmak olacak çok yakında..

11:28amMine
burada zamanın gerçekten "izafi" olduğunu anladım! basit ve uzun bir hayat yaşayabiliyorsun. Böylece çalışmaya da daha çok vaktin oluyor. yazmak için gerçekten hayallerdeki yer burası.
11:29amErel
minecim, böyle konuşmaya devam edersek, ilk uçağa atlayıp yanına geleceğim, biliyorsun:))))))

11:29amMine
durduğun hata!
burda baharlar açtı. her yer gelincik ve papatya tarlası. tüm hayvanlar yavruladı. kuzudan ve buzağıdan ve civcivden geçilmiyor!
11:32amErel
tamam yeteeeeerrr.. sohbetimizi burada noktalayalım ne oluuuuur.. nefis bir sohbet oldu, gerçekten orada olmak istedim şu an.. gene de son olarak sormadan edemeyeceğim, ne yazıyorsun? yeni kitabın ne zaman geliyor????

11:36amMine
tamam tamam sakin ol, biliyorum geleceksin bir gün :0) şu anda iki ayrı kitap var elimde. biri 2010 İstanbul kültür başkenti için heyemola yayınevinin 40 yazar 40 semt projesi için yazdığım dolapdere kitabı. bir semt kitabı ama tam bir belgesel değil. kurgusal bir yapısı ve değişik bir dili olacak. bir yandan da ağır ağır yeni roman ilerliyor. ama sanırım o ancak sonbaharda ortaya çıkabilir.
11:38amErel
yaşasın!!! merakla bekliyorum ikisini de. harikasın, idolümsün:))) kucaklıyorum seni ve de gümüşlük'ü.. en kısa zamanda görüşeceğiz..

11:39amMine
çok çok çok teşekükr ederim canım arkadaşım. Bu arada şapşal cümlelerimi düzeltirsin di mi... çok hızlı yazmışım ifadelerin bazıları eğri büğrü olmuş!
11:40amErel
tamam canım benim, sen merak etme. gerçi bu röportajların bir yerine dokunmadan yayınlıyorum ama küçük dokunmalar yaparım.. çok öpüyorum seni..

11:40amMine
ben de seni :0)

Hiç yorum yok: