3 Mart 2009 Salı

APICHATPONG WEERASETHAKUL - POP EĞER ŞİMDİ DEMEKSE BEN TAYLAND USULÜ POP YAPIYORUM"






uzakdoğu'da taylandlı yönetmen apichatpong'u tanımayan yok. avrupa ve bizim burada sinemaseverler hafızalarını zorladıklarında, "tropical malady" filminin onun imzasını taşıdığını hatırlayacaklardır. 38 yaşındaki yönetmen video enstelasyonuyla ("primitive") sanatın başka sınırlarına geçiyor. ismi bu kadar zor telaffuz edilen sanatçı alman u-magazine'de dikkatimi çekti. işte falk schreiber'in yaptığı röportaj..

filmin güzel sanatlarla işi ne sayın weerasethakul?
güzel sanatlar bana kalırsa yaşamın her alanında olabilir. güzel sanatlar insanın kendini anlama ve farkındalık yolunda bir araç. bir filmi seyrederken bu farkndalık çok daha fazla tabi. çünkü bu mecrada çalışıyorum. gerçi bazı çalışmalarımın güzel sanatlar konteksti içinde daha iyi işleyeceğini de düşünmüyor değilim.

bir filmi bir müzede bir video enstelasyonunun bir parçası olarak seyretmekle, sinemada veya evde dvd'de seyretmek arasında bir fark yok bana göre. film gene aynı film kalmıyor mu?
sosyal açıdan bakıldığında ortamın filmin içeriğini de etkilediğini görürüz. geleceğin neler getireceğini bilemeyiz tabi.

popüler kültürle iştigal etmenin en iyi yolu film mi dersiniz?
film birçok yoldan biri. harekatli görüntünün mucizevi yönleri var. ama ışık ve gölgenin yardımı olmadan sanat biraz sıkıcı olurdu.

sizce geleneksel mitolojiler bugünlerde özellikle de popüler kültürde belgirginlik kazanmıyor mu?
mitoloji sözcüğünü "primitive" için kullanabilir miyim bilmiyorum. ama pop eğer "şimdi"yi kastediyorsa, o zaman "primitive" tayland usulü pop.

işlerinizde asıl mesele anlatıyı belli formlar üzerinden tematize etmek/düşünmeye sevketmek olabilir mi?

evet. anlatmanın farklı yolunu sağlamaya çalışıyorum. bir seyahate çıkmak gibi.

o halde size postmodern sinemacı diyebilir miyim? söylediğiniz şey postmodernizmin en temel prensibi zira.

galiba ben postmodern kavramını çıkarttım hayatımdan. ve de dürüst olmam gerekirse artık anladığımı da söyleyeyem.

siz daha ziyade avrupa-amerikan mı yoksa tayland pazarı için mi çalışıyorsunuz?
japon pazarı için çalışıyorum... hayır, hayır, şaka tabii. ben kendi pazarım için çalışıyorum. en başta da bireyselliğe saygısı olan herkes için çalışıyorum.

batılı "background"umla "perspective"i acaba doğru mu anlıyorum? yoksa meselenin özünü kaçırıyor muyum sizce?
uzakdoğu'da herkes bir sanat eseri karşısında kendi tarifini yapar. elbette tayland'ın siyasetini ve kültürünü bilmek işi kolaylaştırır ama herkes filmi dilediği gibi izler. bu bir tarih dersi filmi değil ve de sonunda bazı şeylerin akılda kalması ve beğenilmesi beni mutlu eder.

eşcinsel sanatı bilmek ya da yakın durmak sizin işlerinizi anlamak konusunda önemli mi dersiniz?

hem de hiç değil. ben de eşcinsel sanatı bilmem ki; yalnızca neyi sevdiğimi bilirim.

Hiç yorum yok: