12 Şubat 2011 Cumartesi

CUMARTESİ SOHBETLERİ VOL.40- HATİCE GÖKÇE/MODACI




hatice gökçe kara kargaya benzetiyor kendini. yeni magazası da kara karganın "korumasında". tıpkı bu sembol gibi kendini beğendirmeye çalışmayan, zeki, tutarlı ve istikrarlı bir modacı o. büyük laflar etmeyi değil, konuşmadan büyük işler yapmayı bilen birisi... 11 yılı devirmiş sektörde. inatla erkek modası yaparak, inatla kendine yer açarak ve nihayetinde 18 şubat'ta açacağı mağazasıyla kutlanmayı/kutlamayı/alkışı fazlasıyla hakeden harikulade bir kadın, bir insan hatice.

"bir moda serüveninin 11. yılı ... fashion hub ... yepyeni heyecanlar..."
diye sesleniyorsun gönderdiğin davetiyede. biraz anlatmanı rica etsem.


tasarım hayatımın 11. yılının sonunda artık yeni bir satış noktası ile takipçilerimin ulaşabilecekleri bir nokta yarattık. tasarım ve tüm süreçlerini görebilecekleri bir atmosfer yaratmaya çalıştık. geriye dönüp baktığımızda gerçekten çok zor ama keyif ve heyecanla yaşadığımız, hep düşündüğümüz dolu dolu bir 11 profesyonel yılı geride bırakmışız. gelişmesine katkıda bulunduğumuza inandığımız bir konuda tüm inadımızla, süreklilikle erkekler için tasarım yaptık ve beğenilerine sunduk. hep bir zeminin oluşmasını ve kitlesinin birikmesini bekledik ve bu sürece ciddi katkıda da bulunduk. şimdi zamanı olduğuna karar verdik. ve bu satış noktası ile yine sürekli ve aynı inatla yenilikleri sunmaya ve heyecanladırmaya devam edeceğiz. söylediğim gibi kara karga kanatlarını açıyor hem uçacak, hem de oyunlar oynayacak. ve sesi daha gür çıkacak.

zor olsa da 11 yılı kısaca özetleyecek olursan...

kendi geleceğimizle ilgili hep bir bilgi vardı içimizde. planımız da vardı. çünkü inandığımız işi yapmanın zevkini yaşıyoruz. tüm zorluklar bizim tecrübelerimiz oldu. birikimimizin oluşmasını sağladı. ve gerçek bilginin de bu anlamda sahibi olduk. sadece kendimiz için değil, danışmanlık verdiğimiz firmalarla birlikte öğrendik; yeri geldi öğrettik. deneyselliği savunduk. yapıp yıktık. türkiye’de kökleşmemiş, neredeyse olmayan bir alana el attığımızın farkındaydık. ve bunun kolay olmayacağını da biliyorduk. geriye dönüp baktığımızda az ama öz işlere imza attığımızı görüyoruz. Ve dünyada ilgi görmeye başlamış bir alanda düşünmeye devam ediyoruz. ve yakın gelecekte bazı başka yeniliklerle yine görüşeceğiz.

mağazada hatice gökçe markası dışında kimler/neler yer alacak?

şimdilik 2 aksesuar tasarımcısı ile işbirliği yaptık. büyük tesadüfle markasının ismi “black bird” olan bir markası olan sayat kürkçüoğlu’nun takıları ve çok sevgili dostum bahadır köse’nin deri aksesuarları yer alıyor.

senin ismin türkiye'de erkek modasıyla birlikte anılıyor. hatta bir süredir yaratıcılık ve sanatsallık da konuşulduğu zaman erkek modasında başka bir isim yok bana kalırsa..

teşekkür ederim güzel sözlerin için. düşünerek ilerliyorum. bu bir heves değil. ve işin içine her geçen gün daha fazla girince derinliğini görüp daha da heyecanlanıyorum. bu uzun bir süreç ve her gün yepyeni heyecanlarla öğrenmeye devam ediyorum. ve bu bitmeyecek görünüyor. müthiş bir haz ve sanıyorum ben bu hazzı geciktirmeyi seviyorum. çünkü en keyifli kısmı bu süreç.

karakarga'nın hikayesi nedir? fikir ve konsept ile ilgili anlatır mısın?

kara karganın bendeki anlamı çok büyük. çok akıllı bir hayvan. insan zekasına en yakın hayvan. beklenmedik tepkiler veren ve provokatör bir hayvan. insanların geneli tarafından çok da sevilmeyen hatta uğursuz sayılan bir hayvan. yakın bağ kuruyorum kendimle. sevimli olmaya çalışan ve bunun doğru yol olduğuna inanan insanlara nazaran, kara karganın iticilikle ne kadar çekici olduğuna inanıyorum. kendimle de bağlantı kuruyorum. çok benziyoruz ☺))

istanbul moda haftası istanbul'u uluslararası moda merkezlerinden biri yapma yolunda hızla ilerliyor? sen ne düşünüyorsun?

bir yere kadar olabilir ama istanbul'un sadece moda merkezi olması haksızlık olabilir. tüm disiplinlerdeki bu kadar yaratıcı insanın nasıl oluyor da İstanbul'a gerçek değerini veremediğine inanamıyorum. bu kadar zor olacağına inanmıyorum. istanbul’un gerçek bir stratejiye ihtiyacı var. birilerinin bunu sahiplenmesi gerekiyor. moda bu disiplinlerden biri ve kendi şartlarında sahiplenmiş görünüyor ama doğru kurumlar tarafından değil. en büyük eksiklik bu.

diğer konu yaratıcılıktan uzak bir etkinlik olması. üstelik kendine ihanet eden bir tavrı da var. örnek verelim, buraya istanbul fashion week için gelmiş neredeyse tüm yabancı basının ve alıcıların defile saatlerinde istanbul gezisine çıkarılması gibi. kimse bu konuda haber yapmadı mesela. bunu da anlamak imkansız. herkes 2 gün öncesini ve 2 gün sonrasını haber yapıyor ama sonrası ile kimse ilgilenmiyor. yani basının da bu işi cidden sahiplenmesi gerekiyor. bütün fuarlar ve defile haftaları en az 1 yıl öncesinden zamanını belirlemiş ama biz hala tarih konusunda sorunlar yaşıyoruz.

ayrıca destek konusunda firmalar kendileriyle yarışıyor tasarımcılar en büyük yükü almış olmalarına rağmen gerçek sponsorluklarla gerçek işleri ortaya çıkaramıyor. bizi dünya devleri ile kıyaslıyorlar sanıyorum. büyük yükleri var tasarımcıların kimse bunlar üzerine gitmiyor. markalar açılışta ya da kapanışta defile yapmak için yarışırken bu akşamlara tasarımcıların yakıştığını akıl edemiyor gibi geliyor bana.. üzülüyorum ve öylece bakıyorum. sektörün daha yapacağı çok şey var…

Hiç yorum yok: