6 Eylül 2010 Pazartesi

U2 MESELESİ VE KONSTANTINOPEL


80'ler ve 90'lar müzikalite olarak u2'suz düşünülemez.. live aid 1985, stadium konseri denen şeyin kavramsallaştığı yıldır belki de. b.b. king, roy orbison, tina turner gibi isimlerle yan yana gelen ya da ne bileyim frank sinatra ile şarkı besteleyen, karısıyla yarattığı markası (edun) louis vuitton tarafından satın alınan, u2'nun aktivist bono'su boş zamanlarında papa'yla gidip görüştükten sonra, recep beyle görüşse ne yazar..

360 konser dizisinden anlaşılacağı gibi, gigantomani irlandalı dörtlünün fetişlerinden, yapacak bir şey yok. seviyorlar büyük konuşmayı, büyük şeyler yapmayı, kendilerinden söz ettirmeyi, dünyayı iyileştirirken para kazanmayı. herkes biliyor ki, bono ve doğal olarak u2 çok para kazanıyor; kazandığı parayla fakirlere yardım ediyor; peki sorun ne? sorun özellikle bono'nun boşboğazlığında; batılı kibirinde..

türkler kendi aralarında kavga etmeyi severler, birbirlerinin gözlerini oymayı da ama "gavur"un samimiyetsizliğini de hemen geri püskürtürler. ağzına tutulan mikrofona, "siz istanbul'da yaşıyor olabilirsiniz ama ben konstantinopel'e geldim' diyemez bono mesela. sittinsenedir u2 diye inleyen bir ahali karşısında hele hiç diyemez. türkiye ve türk insanına dair bilgisinin cılız olduğunu düşünüyorum bono'nun açıkçası.

ama bütün bu etrafındaki dedikodu bulutunu yokettiğinizde, yani müzik konuşmaya başladığında u2'ya kim laf edebilir? joshua tree hayatımın albümlerinin ilk 5'inin arasındadır. öfkesi, acısı, sesi ile bono ve elbette u2 bana her zaman dokunmuştur.. galiba sorun şu; biz büyürken, başkalarının, en çok da hayranlık duyduklarımızın büyümesini istemiyoruz. büyümenin kirini ve pasını sevmiyoruz çünkü. u2 ilk gençlik veya gençlik yıllarımızdaki gibi arı, duru ve içten kalmadığı için, yaptıklarında hile sezdiğimiz için, müziğinin bile sahiciliğini sorguluyor, türkiye konserini büyük prodüksiyonlu sadakadan öte göremiyoruz..

1 yorum:

dsumay@gmail.com dedi ki...

erelcim, senin bu yazının üzerine konser sonrası yazıyorum.. bende bono'ya bu yaptıklarını yediremeyenlerdendim açıkçası.. şimdi daha da yediremiyorum.. dün akşam en ucuz u2, en pahalı zülfü konseri olmuş sanırım.. keşke bono hayallerimizdeki gibi en aktivist haliyle kalsaydı :))