21 Temmuz 2010 Çarşamba

GÜMÜŞLÜK BANA RESİMALTI II


saatlerce lavantaları seyretti. rüzgar uzun dallarını bir oraya bir buraya savuruyordu.. yan bahçenin diğer çiçekleri vakur ve asil halini kıskanmış olacaktı ki kırmızı çiçek açan çığırtkan bitkisini aralarına salmıştı.. oysa lavantaların uzaktan gelen müziğin ritmine uyarcasına, her eğilip bükülmesiyle az ötedeki sarı açan çiçeğe yaklaşmak istediklerine yemin edebilirdi.. müzik isveçli komşusundan geliyordu; sezen aksu'nun "sarı odaları"nı bir isveçli neden dinlerdi ki; "ben senin hayatından gittim oğlum/hadi yerime koy birini koyabilirsen/ben senin hayatından gittim oğlum/ hadi dur o sarı odalarda durabilirsen/ ben sen sen diye bittim oğlum/ hadi bakalım unut unutabilirsen/ ben seni yudum yudum içtim oğlum / hadi ol eskisi gibi olabilirsen diye süren sözlerden bir şey anlıyor muydu thomas, lars veya anna?. günün ortasında uzaktan gelen ezan sesi gibiydi. rahatsız olmamıştı, üstelik beğenmişti de.. yine de bütün gün dinlediği 'beirut'un sesini sonuna kadar açmaya karar verdi..

Beirut - Postcards from İtaly

Hiç yorum yok: