24 Kasım 2008 Pazartesi

7. kıta ve gitmek..


bazı filmleri yürek çarpıntısıyla seyretmişimdir; bazılarını tebessümle, bazıları sarmaz hiç; bazılarının sonu en başından bellidir.. haneke'nin herhangi bir filmini seyretmeye koyulmadan, baştan yeniktir herkes. dokunduğu yer hepimizin çok iyi bildiği yerdir; her şeyin "intizamlı" olduğu, dibi boyladığımız günlük hayatımızın ta kendisidir.. bazen alkole boğuluruz, bazen kırmızıda geçeriz, özel günler yaratıp, orada "izinsiz" sınırlara gireriz. birkaç gün idare ederiz bu malzemeyle ama aslında gidememişizdir. mavi yolculuk mavi değildir, bahçede yetişen domatesin tadı kaçmıştır, kış gelir, yaz biter, sonra gene kış gelir, gene ambalajlar açılır, ambalajlar atılır, yeni araba alınır, yeni bir eve geçilir, ikinci çocuk planlanır, büyük olana bir köpek alınır, çocukların resimleri buzdolabını süsler, ilk dişi kutlanır, porselenler çıkarılır, şampanyalar içilir, arabalar yıkanır, yeni arabalar alınır.. "7. kıta" gitmeyi seçen, dünyayı terkeden anne, baba ve kız çocuklarının filmi. film, avrupa'da niçin yaşamak istemediğimi bir kez daha hatırlattı bana..

Hiç yorum yok: